Ödevler

Futbolun nerede ve nasıl icat edildiği tam olarak bilinmemekle beraber, eski tarihi uygarlıklardan Çinliler, Romalılar, Mısırlılar, Yunanlılar ve Maya'larda bu kültürlerin bir parçası olan ayakla vurulan bir oyun oynadıklarından bahsedilmektedir. İlk futbol oyun kuralları, 1863 yılında Londra Futbol Birliği tarafından geliştirilmiştir. Futbol oyunuingiliz askerler, gemiciler ve ticaret yapanlar vasıtasıyla Hindistan, Güney Afrika, Avrupa ve Güney Amerika' ya götürülmüştür.

Uluslararası Futbol Federasyonu Birliği (FIFA) 21 Mayıs 1904 yılında Fransa Paris'te Fransa, Belçika, Hollanda, İsveç, İsviçre, Danimarka ve İspanya Futbol Federasyonlarının katılımı ile kurulmuş ve diğer avrupa ülkelerinin katılımı bundan sonraki tarihlerde olmuştur. İlk Dünya Kupası FIFA tarafından 1930 yılında Uruguay'da organize edilmiş ve ilk dünya kupasını Uruguay kendi evinde kalmasını sağlamıştır.

19. yüzyılın sonuna doğru futbol Amerika'ya götürülmüş ve burada öncelikle göçmenler tarafından oynanan birspor dalı olarak kalmış; ulusal futbol (soccer) liginin kurulması 1970' li yıllara rastlar. Futbol ilk 1908 yılında olimpik bir spor dalı olarak kabul edilmiş ve ilk Olimpiyat madalyasını İngiltere milli takımı kazanmıştır. Günümüzde, futbol uluslararası alanda popülerliği ve izleyicisi en fazla artan spor dallarının başında gelmektedir. 


ANNELER GÜNÜ NASIL KABUL EDİLDİ?

Anneler GünüHer yılın Mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü’dür. Anneler Günü evrensel bir gündür.
Dünyada milyonlarca ana bugün çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır.
Anneler Günü ülkemizde 1955 yılından bu yana kutlanıyor. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katla­nan annelerden birini yılın annesi seçer.
Amerika’nın Filedelfiya eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis’in üzüntüsü aylarca sürdü. Hayatla kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Yaşama küstü. Canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. Jarvis’in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis’le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis’e «İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur.» dedi. Bu iki cümle, Jarvis’i çok etkile­di. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis’in annesine olan sevgisini azaltmadı. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. Yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil severek. anmaya başladı. Acıları azaldı. İçinde arı, duru bir sevgi oluştu.
Aradan bir yıl geçti. Bu süre içinde Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Jarvis’in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi.
O gün Jarvis arkadaşlarına :
Anneler Günü Resimleri— Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.» dedi.
Arkadaşları Jarvis’in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan onları dinledi. Öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
Anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. Daha sonra bütün dünyada kutlanmaya başlandı.
Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü gazetelerde annelerle ilgili yazılar, anılar, şiirler yayınlanır. Radyo ve televizyonda ana sevgisini konu eden konuşmalar yapılır. Türk Kadınlar Birliği’nin şubesi olan illerde yılın anneleri seçilir. Okullarımızda ayrıca Anneler Günü nedeniyle toplantılar düzenlenir. Bu toplantılarda okunan şiirler, söylenen türküler, şarkılar, annelere armağan edilir. Filimler gösterilir. Sergiler düzenlenir.
Anneler Gününde annemize bir demet kır çiçeği armağan ederek, bir güzel sözcükle yanağından öperek onu çok mutlu ederiz.

Etiketler: Anneler günü ne zamandan beri kutlanmaktadır? Anneler günü, anneler günü tarihçesi, anneler günü özel günler, anneler günü hediyeleri, annelere mesajlar, annemizi çok sevelim. annemizi üzmeyelim.
__________________________________________________________________________
Çanakkale Savaşı Hikayeleri

KINALI HASAN 

Yüzbaşi Sırrı Bey, ikindi vakti yeni gelen erleri teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçinin bir tarafi kinalanmiş oldugunu görür ve takilir:
“Hiç erkek kinalanir mi?
Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kinalamişti komutanim” der ve sebebini bilmedigini ilave eder.Komutanin istegi üzerine anasina haber salar, “Niye benim saçimi kinaladin?”
Gelen cevabi mektupta şunlar yazar:

“Ey gözümün nuru Hasan’ım,

Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor.Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın... Ben, senin anan isem.Beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü.Allah, bu vatan için seni besledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor...

Sen bu ailenin seçilmiş kurbanisin...

Hasan’ım, söyle zabit efendiye... Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır... Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım.Onun için saçını kınalamıştım...

El-hükmü billah. Allah, seni İsmail Peygamber’in yolundan ayırmasın.

Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktir. Gözlerinden öperim...

Anan - Hatice”


GAZİ MEHMET AŞKIN’IN ANLATTIKLARI

“İngiliz donanması Saroz’dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu.Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi.Yanına kadar gidebildim.Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım. Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:

“Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah’ in verdigine merhaba! Takbir- i Rabbani böyle imiş! Onun kazasi geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur. Elimizden ne gelir.Arzuladigim savaş yolunda oldu.O saadet bana yeter! Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin!” dedikten sonra:

“Başimi kibleye dogru çevir!” diye bildi... Ruhu çoktan uçmuştu...

“Halil, bölükte süngü hücumuna kalkmıştı, ağır bir yara alarak yanıma yıkıldı.Bir mütted sessiz kaldı ve sonra: “Ahiretlik ölümüm yaklaştı, öldükten sonra cesedimi geriye götürtme, buraya ellerinle göm! Üzerimde harbediniz! Ta ki Gazilerin ayak seslerini Allah! Allah! Nidalarını rahatlıkla duyayım!” dedi ve gülerek ruhunu teslim etmişti

“Karayürek deresi’ne doğru iniyorduk: Bir akşam beni keşif kolu çıkardılar bu derenin yatağında geziniyordum.Çok susamış idim. Dere şırıldıyordu, mataramı doldurdum. Birkaç yudum içtiğimde, içtiğim suyun tadı çok başka idi avucuma mataradan su aldığımda, matarama doğdurduğum suyun kan olduğunu anladım.”


İNSANLIK DERSİ 

Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler..."
Fransız Generali BRIDGES
Çanakkale Savaşları komutanı.


______________________________________________
Doğal Afetler ve Korunma Yolları

1)Deprem:Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.
Depremden Korunma Yöntemleri
Depremin yıkıcı etkisi birtakım önlemlerle azaltılabilir. Bunun için,
-Yerlerim yerleri deprem kuşakları dışından seçmek
-Yerleşim birimlerini sağlam araziler üzerinde kurmak
-İnşaatlarda depreme dayanıklı malzemeler kullanmak
-Çok katlı yapılardan kaçınmak gerekir.
2)Erozyon: Erozyon, su ve rüzgar gibi doğal etkenlerle toprağın bulunduğu yerden koparılıp başka yerlere taşınmasıdır.
Erozyonu önlemek ve toprağı korumak için alınabilecek başlıca önlemler şunlardır:
-Doğal bitki örtüsü korunmalı ve çıplak yerler ağaçlandırılmalıdır.
-Yamaçlar basamaklandırılmalı ve ağaçlandırılmalıdır.
-Yamaçlardaki tarlalar, bayır aşağıya değil. enlemesine sürülmelidir.
- Mera alanları korunmalı, aşırı otlatma yoluyla meraların bozulması önlenmelidir
3)Sel: Sağanak yağışlar ya da ani kar ve buz erimelerinin oluşturduğu sular, yamaçlardan aşağı hızla iner ve birleşerek çoğalır. Böylece sel baskını meydana gelir.
Sel baskınları ve taşkınlardan korunmak için;
-Doğal bitki örtüsünün, özellikle de ormanların korunması gerekir. Çünkü ağaçlar, yağmurun hızını keser ve yağmur sularının toprağa sızmasını sağlar. Böylece sular toprağın yüzünde birikmez ve sel oluşumuna yol açmaz. Ayrıca ağaç, gövdeleri, suyun yamaçtan aşağıya hızla akmasını önler.
- Suyun hızını kesmek için yamaçların teraslandırılması, akarsu yataklarına setler yapılması ve göletler oluşturulması sel baskınlarının yol açacağı zararları büyük ölçüde azaltır.
- Sel baskınlarından ve taşkınlardan korunmanın bir yolu da akarsu kenarlarına yerleşmenin önlenmesidir.
4)Toprak Kayması: Toprak kayması, toprak örtüsünün. bulunduğu yerden koparak bir yamaç boyunca kayması ve aşağıda bir yerde birikmesidir.Toprak kaymasına heyelan da denir.
Heyelanın Etkileri
İnsan ve hayvan ölümleri
Tarımsal hasar ve toprak kaybı
Bina hasarları
Ulaşım ve taşımacılığın aksaması
Heyelandan Korunmak:
Öncelikle heyelan tehlikesi olan yerlerde setler yapılmalı, yamaçlar ağaçlandırılmalıdır.
Ayrıca yol, kanal, tünel ve baraj yapımlarında yamacın bozulmamasına özen gösterilmelidir.
5)Çığ: Yamaçlarda biriken karların, çeşitli nedenlerle yerinden koparak aşağıya doğru kayması veya yuvarlanması sonucu çığ oluşur, çığ esnasında aşağıya doğru hızla hareket eden kar kütlesi, yolu üzerindeki her şeyi ezer veya sürükleyip götürür.
Çığdan Korunmak İçin; her şeyden önce yamaçların ağaçlandırılması gerekir. Yamaçlarda duvar yada setler yapılması da çığ oluşumunu engeller
6)Yangın: Yangın, kısa sürede büyük zarar veren, can ve mal kaybına yol açan bir afettir. Ufacık bir kıvılcımla başlayan bir yangın, kısa sürede evleri, iş yerlerini, tarlalardaki ekinleri ya da bir ormanı yok edebilir.

 _______________________________________

BESİN ZİNCİRi

Besin zinciri, doğada canlılar arasındaki beslenme ilişkilerini gösterir.
Birincil üreticiler olarak adlandırılan bitkiler, besin zincirinin en alt basamağında yer alırlar.
Bitkilerle beslenen canlılar ikinci basamakta bulunurlar. Bunlara "otçullar" ya da "birincil tüketiciler" denir.
İkincil tüketiciler, zincirin üçüncü ve dördüncü basamaklarında yer alırlar.
Üçüncü basamakta bulunan hayvanlarla beslenen canlılara etçiller,
dördüncü basamakta bulunan ve hem bitki hem de hayvanlarla beslenen
canlılara hepçiller denir.
Bazı tüketiciler birden fazla basamakta yer alabilir. Örneğin insan, zincirin farklı basamaklarındaki
bitki ve hayvanları besin olarak tüketir.

7 yorum: